18 Mayıs 2014 Pazar

Soma‏…






DR.İsmet Turanlı

 Türkiye’de önlenebilir insan kaybı, TÜRBAN’dan daha mühümdür.

Türkiyenin şu anda en mühüm problemi, Başbakanın,  kendisini dünyanın en akıllı insanı olduğunu zannetmesidir. Onun içinde yaptığı hatalar insan kaybına sebep olmaktadır. Mühüm ile gayri mühümü ayırt edecek kadar akıllı değildir ve bu durumunuda kendisine söyleyecek akıllı danışmanları yoktur.

Benim aklımın kendime yetmediğini iyi biliyorum, fakat buna rağmen,  çok kere Erdoğan’dan daha akıllı olduğumu farkediyorum.

En somut bir olay, maden ocağında 300 e yakın vatandaşımızın kaybı önlenebilirdi. Önlenmesi gayet de basit. Başbakan, türban için sarfettiği enerjinin onda birini; sarfettiği zamanın yüzde-birini, madenlerin batıdaki kalitede olup olmadığına harcasa idi,  bu büyük hata olmazdı ve batıda kullanılan teknoloji kullanılırdı ve hiç bir çocuk babasız kalmazdı, hiç bir genç kadın dul kalmazdı. Şu gerçeğe başbakan itiraz edemez. Bir insanın hayatı o çok kıymet verdiği, günlerce, senelerce meydanlarda müdafaa ettiği Türban yasağına eş değer taşımaz. Bugün Türkiye’de bir çok önlenebilir ölüm sebepleri var ki, bir kaçından bahsedeceğim, başbakan ölümleri ciddiye alıp önleme imkanlarını yaratır. Milli geliri artırdığından bahsediyor. Paranın insan ahlakını bozduğunu, çoğu insan kaybının sebebi olduğu bilincine varır.

Yurtdışında ölümlerin minimize edildiği maden ocaklarından bir saatlik ziyarette görürdü ki,  bizdeki teknoloji miadını çoktan doldurmuş, yeni teknolojiye gereken mali desteği verecek durumda olduğumuza göre bu kadar insan kaybı başbakanın akıllı olduğununa bir delalet midir.?

Trafik canavarının aldığı can sayısını batıdakilerle mukayese etti mi? DYP iktidarda iken, sınıf arkadaşım Yıldırım Aktuna, sağlık bakanı idi. Trafik kazalarında % 50 ölümlere sebep kan kaybı olduğuna göre,  otobanları kontrol altına alacak helikopterler (Kan konserveleri taşıyan) satın alınıp devreye sokulursa,  ölümlerin önüne geçilebilir diye mektupla onu uyarmıştım. Ancak 25 sene sonra sağlık bakanlığı bu tedbiri aldı, helikopterler satın aldı. Artık köylerden bile acil hastalar gerekli merkezlere ulaştırılıyor.

Bir başka önlenebilir ölüm sebebi Meme kanserli hastalar. Bu mevzuda sistem HATASI VARDIR. Meme kanserini tarama ancak bazı merkezlerde yapılmaktadır. Halbuki Avrupa’da,  jinekoloklar 20 yaşindan itibaren , bakanlığın yaptığı bir ödeme ile kanserden koruma taraması yapmakta ve kanserli hastalar çok erken teşhis edilmekte ve ölüm nisbeti Türkiye’ye nazaran çok düşüktür.

Bebek ölümlerinde azalma, rahim kanserleri profilaktik muayenelerle erken teşhis edilebilmektedir.

Genç kadınların (Çocuk gelinlerin) ölümleri önlenebilir. Düğünden önce, aile hekimlerinin izni alınırsa , cahilce evlenmeler önlenebilirr. Eskiden pasaport için çiçek aşısı raporu istenirdi. Daha bazı hallerde,  doktorun frengisi olmadığına dair rapor istenirdi. Raporlar muayene yapılmadan verilirdi.

Kısaca Türkiye’deki ölüm sebepleri ve istatistikleri yapılıp batı ile mukayese edilirse ve oralarda alınan tedbirler tatbik edilirse,  medeni bir memleket olabiliriz. Türban yasağının kalkması ile değil.

Başbakanın akıllı olmadığının delilidir, yukarda bahsettiğim problemler üzerine (Çılgın öneriler yapmaya lüzum yok) kafa yormaması, zaman ayırmamasıdır. Arap dünyasına, UNO’ya akıl vereceğine,  evvela evimizdeki ölümlerin önüne geçsin.

Çok doğum yapanlara, Hitler’de madalya göndermişti. Kimin sezaryenle doğum yapacağına, kürtajın ne zaman yapılması gerektiğine Başbakan karar veremez. Bunun uzmanları vardır. Asıl kararı kadınlar kendileri verir.

Başbakan imam hatip mezunu olduğu için dini tedrisata, Muhammedin hayatını bilmeye , camilerin çoğalmasına öncelik tanımıştır, Futbola merakı gereği stadyumlara mali destek verilmesini israf addetmmekte ve gençlerde takımlara kimlğin dini kimliğin dahi önüne geçmesindan rahatsız olmamaktadır. Atatürkün okunmasını EMRETTİĞİ (Tavsiye değil) bir kitap vardır. ‘’ Beyaz zambaklar memleketi Finlandiya’’ O kitapta futbolun gençler için ne derece zararlı bir spor olduğu açıkça izah edilir.

Ekseriyeti eğitimsizlerin, yahutta eğitim seviyesi düşük olanların sade milli iradeyi tecelli ettirdiklerini idrak ettiğinizde eğitimlilerin ekseriyetinin yaptığınız bukadar kıymetli hizmetlere nazaran size oy vermekten çekinmelerinide ciddiye almanız gerekmez mi? Nasıl ki muhalefetin eğitimden nasibini pek alamamışların  oylarını kazanamamalarını ciddiye almaları gerektiği gibi. Eflatun eğitimsizlerinde sağ duyuları olduğunu söylediğinden haberiniz varmı. Onların karınlarını kaşımaları muhalefetin kafasını kaşımasını gerektirir.

Her türlü icraata, tukaka diyen,  muhalefetin davranışındaki hata kadar iktidarında muhalefetin her türlü önerisine kategorik olarak karşı çıkması hatalı gidişata sebep olmakta, son SOMA’daki ölümler önlenebilirdi CHP’ nin  diğer muhalefet partileri ile verdikleri önerinin ciddiye alınmaması, can kayıplarına mal olmuştur. Muhalefet iktidarın istifasını isterken bir gölge kabinesi dahi olmadığının farkında değil herhalde.

SOMA katliamı,  yanlız madencilikte hatalarımızı değil,  Türkiyedeki bütün MORTALİTE(Ölüm) sebeplerinin araştırılması, analizinin yapılması ve batıdaki örneklerle mukayese edilerek oralarda alınan tedbirler içselleştirilerek, Türkiye’yi muasır devletler seviyesine getirilmesine önayak olmalıdır. Her şerrin bir hayri, her hayrın bir şerri olduğunu düşünmeliyiz. Televizyonlarda köşe yazarlarının afaki önerileri yerine batıda olduğu gibi uzmanların fikirlerine kulak verilmelidir.

Türkiyede maalesef akademisyenler darbelere şakşakcılık yapmıştır. Türkiyede kendilerini aydın zannedenler maalesef hep taraf tutmuşlardır. Hakiki aydın insan, tarafsız davranır. Hadiseleri şahsileştirmekten, duygusallaştırmaktan çekinir. Benim batıda geçen 60 senelik çalışma ve yaşam zamanında batılıların nesnel düşünme yeteneğine sahip oldukları, bir dakika ameliyathaneye geç girdiğim  için yapmam lazım gelen ameliyatı yapmama müsaade edilmemişti. Disiplin dediğimiz böyle olmalıdır. Zamana saygısızlığı, kendini Türkiye’nin en akıllı zanneden aydınlar maalesef kongrelerde hiç ciddiye almıyorlar.

Şimdi bir kongre firması konuşması uzayanı 2 dakika sonra zil çalarak uyarmakta , ona riayet etmeyen konuşmacının ise otomatikman mikrofonunu kapatmakta. Başka türlü medenileşeceğimiz mümkün değil. Başbakanında tam bir kasımpaşalı tavrı ile konuşmacıya hakaret etmeside af edilemez.

Ben daha çocuk yaşında iken akıllı davranmışım. Sabahları okulda andımız söylememişim. İçeriğinden ötürü değil, askeri bir davranış olduğu için. Londrada sinemada bile filim başlamadan önce istiklal marşı söyleniyordu. Avrupada bukadar çok kralliyetlerin mevcudiyetinide hala anlayamamışımdır, nasılki bizde Atatürk kelimesinin enfasyonu gibi.

Bakanlıklardaki toplantılarda bakanın en akıllı konumu itiraz götürmediğine göre Tayyip Erdoğanında kendini dünyanın en akıllısı olduğu zehabını silmek Türkiyeye vebali önleyemeyecektir.

Antalya. 17.05.14 

Hiç yorum yok: