8 Haziran 2014 Pazar

Kim Cumhurbaşkanı olmalıdır?




Dr.İsmet Turanlı


Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı seçimleri hep hadiseli geçmiştir. Bugüne kadar seçimlerden önce olan biteni tarihçilerimiz yayınlamışlarsada resmi kayıtların ardında birçok dedikodular yapılmıştır. İnşallah gününbirinde yazarlarımız korkmadan hakikatları yayınlamağa cesaret ederler.

Seçilmiş başkanların yarısı asker kökenlidir. Elbette askeri vesayet altında demokrasiden bahsedilemez. Merhum Celal Bayar ilk  sivil demokratik kurallara uygun seçilmişsede, buna tahammül edemeyen askerler 1960 de darbe ile onu başkanlıktan uzaklaştırmış, hatta yassıada mahkemesinde haysiyetsizce mahkum ettirmişlerdir. Yaşının ileriliği onun idam edilmesini önlemiştir. Başbakanı Adnan Menderes ve 2 bakanı katledilmiştir. O gün bugün Türkiye medeni devletler nazarında ilkel sınıf kategorizisinde muameleye tabi olmuştur. Daha sonra üst üste yapılan askeri darbeler Türkiye halklarını demokrasiden dahada uzaklaştırmıştır.

Bugün hala kadınlar katledilmekte, ,gayrimüslimler töhmet altında, çocuklar tecavüze uğramakta ,sonrada işkence ile cinayetlere kurban olmaktadırlar. Siyasilerimizde senelerdir TÜRBANI milli politika mevzuu yapmış, Kürtlere kendi dillerinde eğitim yapılıp yapılmamasını, Alevilerin cem evlerinde dini inançları gereği ibadet etmeği yasaklamağı, siyasi liderler birbirlerine hakareti muhalefet yapma tarzı olarak algılamışlar, yurtdışına gitmiş, yahut kaçmış 5 milyon vatandaşın yurda geri dönmek istememesi parlamentoda mevzu olmamıştır.

 Bugün başbakan restorasyonu yapılan Ortaköy camiinin açılışını yapmış, ne yazık ki mimarın ismini ( Ermeni kökenli NİGOGOS BALYAN) zikretmediği gibi, Bizansdan miras Ayasofyanın camiye dönüştürülmesi isteğini red etmemiştir. Batıda mevcut camilerimizden hangisi kiliseye dönüştürülmüştür. Başbakan ve partisi maalesef Atatürkün laiklik mevzuunda, islamiyet mevzuunda aldığı kararları kaldırmanın Türkiyenin medenileşmesinde doğacak tehlikenin farkında değildirler. Atatürk dini eğitimi yasaklamış, hilafeti kqldırmış, halifeyi yurtdışına sürmüştür. Bu yaptıklarına rağmen Atatürkün islama saygısından bahsedilmektedir. Bugün müslüman devletlerdeki halkın birbirini katletmesi islamın barış dini olduğunun isbatı sayılmaktadır herhalde. Suriyede, Irakta, İranda, Mısırda, Libyada  ve diğerlerinde işlenen insanlık suçunu ciddiye almayan müslüman olduklarını söyleyen siyasilerimiz vardır. Hangi din olursa olsun devlet işlerine karıştırılamaz ve hepside saygı ve itibar görmelidir. İnsan aklı yaratılışı anlayacak kabiliyete sahip değildir.

Muhalefet partilerinin, demokrasilerde olduğu gibi ilan edecekleri bir adayları olmadığına göre, askerdende destek göremediklerine göre bir çatı altında makbul aday gösterebileceklerine kargaların güleceğini zannediyorum. Maalesef muhalefet partileri Kılıçdaroğlu gibi, Bahçeli gibi kifayetsiz şahsiyetlerin elinde, hakaret etmeyi siyaset yapıyor oldukları zehabını taşımaktalar. Muhalefetin bu derece zayıf olması otomatikman Erdoğanın otoriteleşmesine sebep oluyor. Atatürk diktatör değilde otoriter bir devlet adamı imiş, Erdoğanda şimdi otoriter değilde diktatör tipi bir politikacı imiş.Kendi ideolojilerine göre kavram tesbiti yapılıyor. Birde Atatürkten sonraki beş askeri paşanın bize başkanlık ettiği devreleri düşünün(!).

Antalya. 08.06.14



Hiç yorum yok: